Kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin cumhurbaşkanı kararıyla feshedilmesinin ardından üç yıl geçti. Bu sürede şiddetin arttığına dikkat çeken hukukçular, “Sözleşmeden vazgeçmiyoruz. Bu fesih kararı hukuken ‘yok’ hükmündedir” dedi.
24 Kasım 2011 de TBMM’den geçerek ilk imzacısı olduğu “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”den Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla çekilmesi sonrası en az 917 kadın katledildi. Cumhuriyet konuya ilişkin hukukçularla konuştu.
‘FESİH YOK HÜKMÜNDE’
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü avukat Nazan Moroğlu, “İstanbul Sözleşmesi, 24 Kasım 2011’de TBMM tarafından onaylandı. Kanunla kabul edilen sözleşme cumhurbaşkanı kararıyla, 19 Mart 2021 gecesi tek imzayla feshedildi, fesih kararı 20 Mart tarihli Resmi Gazetede yayımlandı. Bu fesih kararı hukuken ‘yok’ hükmündedir. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, çünkü uluslararası hukukta şiddetin, kadın erkek eşitsizliğinin ve kadınlara karşı yapılan ayrımcılığın bir sonucu olduğunun vurgulandığı ilk sözleşmedir. İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmek demek, kadınlara karşı şiddete, bu insan hakları ihlaline göz yummak demektir” dedi.
‘SİYASİ PAZARLIK’
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Sözcüsü avukat Birsen Baş Topaloğlu ise “Türkiye İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan ilk ülke ve ne yazık ki ilk ve tek ülke unvanına sahip. Çekilme kararı veren hükümetin gerekçeleri ise sözleşmenin geleneksel aile yapısını bozmayı amaçladığı ve eşcinselliği özendirdiği yönündeydi. Halbuki sözleşmede böyle bir amaç yok. İstanbul Sözleşmesi tamamen siyasi pazarlık konusu yapılmış ve hiçbir dayanağı bulunmayan gerekçelerle, hukuka aykırı gerekçelerle sözleşmeden çıkılmıştır” dedi. Aradan geçen üç yılda kadın cinayetin arttığını söyleyen Topaloğlu, “Daha geçenlerde bir günde sekiz kadın öldürüldü. Türkiye’nin tekrar sözleşmeye taraf olması ve sözleşme hükümlerini samimi bir şekilde uygulaması gerekir” dedi.